Asyut

Değişim deneyiminizi 1’den 10’a kadar bir puanla değerlendirir misiniz?
70/100
Hangi tür değişim programına katıldınız? (SCOPE/SCORE)
SCOPE
Hangi ülkede değişim yaptınız?
Mısır (IMFSA- Egypt)
Adınız ve soyadınız nedir?
Zeynep Aslı ZIRH
Sizinle iletişim kurabileceğimiz e-posta adresinizi paylaşır mısınız?
zynpzrh25@gmail.com
Hangi ayda değişime katıldınız?
Ağustos
Hangi yılda değişime katıldınız?
2023
Stajınızı hangi üniversitede gerçekleştirdiniz?
Assiut University Hospitals
Staj yaptığınız bölümün adı nedir?
Genel Cerrahi
Karar ve Hazırlık Aşaması
7/10
İlk aşama tercih ve gitmeye karar vermekti. Mısır'ı yazmaya karar verirken, daha doğrusu bütün tercihlerimi yaparken uçak biletlerinin ucuzluğuna göre listemi yazıyordum. Mısır'ı yazdığımı bile unutmuşken kazandığımı öğrenince çok şaşırmıştım çünkü 3 senedir değişim sınavına giriyordum ve ilk defa kazandığımı görmek çok büyük bir mutluluktu. Başta Avrupa ülkelerine gitmek istediğim için Mısır'a gitmeyi düşünmüyordum fakat sonuçta bu da bir başlangıç olacağı için ve değişimi en az bir kere deneyimlemek istediğim için gitmeye karar verdim, iyi ki de gitmişim. Bütün arkadaşlarım yurt dışına çıkacağım için beni motive ediyordu, Mısır'ın değişimleriyle çok ünlü olduğunu öğrenmiştim, ailem de beni destekledi. Aynı zamanda benimle birlikte bir arkadaşımın da Mısır'a gidecek olması cesaretlendirici olmuştu (Sonra bütün çabalarımıza rağmen aynı şehire yerleştirilmedik maalesef). İkinci aşama ekonomik olarak hazırlanmak ve pasaport/vize işlemlerini halletmekti. Ekonomik olarak hazırlanmak için bence elinize para geçtiği her an dolara çevirmeye çalışın çünkü ne zaman ne olacağı belli olmuyor. Başlarda 20.9'dan dolar alabiliyorken son aldığımda 26'dan almıştım. Değişime gidecek diğer arkadaşlarımla buluştuğumuz zamanlar, genelde burs yatma günleri, dolar almaya gidiyorduk. Çok fazla maddi geliri olmayan bir öğrenciyseniz değişim sınavı tercihleri açıklandığından (ocak ayından) itibaren kesinlikle para biriktirebilirsiniz, o konuda endişelenmeyin. Vize konusu sıkıntılı geçecek gibi bekliyordum (bordo pasaportum vardı) çünkü vizeyi sadece İstanbul'dan alabilecektim, İstanbul'a ulaşım da oldukça masraflı olacaktı. Fakat şanslı bir şekilde bizim Mısır'a gitmemize 3-4 ay kala kapıda vize uygulaması getirildi ve İstanbul'a gidip vize almamıza gerek kalmadı. Üçüncü aşama Mısır hakkında araştırma yapmak ve gerekli eşyaları hazırlamaktı. Mısır hakkında YouTube üzerinden birçok video-vlog izledim, bütün APEx'leri okudum, Arapça öğrenmeye çalıştım, öğrendiğim her şeyi not aldım. Ayrıca daha önce Mısır'a giden kişilere ulaşmaya çalıştım. Bu aşamalarda bana en çok katkısı olan video izlemekti çünkü turistik yerlerde nasıl davranmanız gerektiği veya nelere hazırlıklı olmanız gerektiği hakkında oldukça bilgilendirici oluyor. Beni şaşırtan ikinci nokta da arkadaşımla aynı şehire yerleştirilmemiş olmamızdı; o SCORE ile Kahire'ye gidecekti, ben ise adını daha önce hiç duymadığım Asyut diye bir şehire. Fakat yine de vazgeçmeyip kendimi duruma hazırlamaya çalışmıştım. Ve aynı şehirde olmamamız yeni insanlarla tanışabilmek ve diğer incominglerle daha sıkı bağlar oluşturabilmek için bir avantaj olmuştu. Gerekli eşyalara gelecek olursak ince kıyafetler, rahat terlikler, güneş kremi almıştım. Ayrıca mutlaka kendi çarşaflarınızı götürün. Son aşama da uçak biletini almaktı. Ucuza uçak bileti alabilmek için Skyscanner, Kiwi gibi uygulamaları her gün kontrol ediyorduk, en sonunda bilet alabilmek için şehrimizin belli olmasını bekledik. Card of Acceptance bize haziran ayının sonundan biraz geç ulaştığı için biletleri temmuz ayında aldık. Başlarda 6000 TL'ye bilet bulabilirken bizim bilet aldığımız zaman 8000'e alabildik (Ayrıca kredi kartından alınca dolar kurunu daha fazladan aldığı için 8900 TL çekti). Bunun için her ne kadar erken davranmaya çalışsanız da erkenden bilet alamayabilirsiniz, ama her ihtimale karşı erkenden bilet almak istiyorsanız Kahire'ye bilet alın, oradan otobüsle kendi şehrinize geçebilirsiniz. Uçak biletini de aldıktan sonra bütün hazırlıklarım tamamlanmıştı. Ek olarak Mısır için gerekli belgeleri hazırlamak oldukça kolaydı, diğer ülkelerdeki gibi aşı kartı, X-Ray vs. istemiyorlar.
Stajınızı akademik açıdan değerlendirir misiniz?
6/10
Benim yerleştirildiğim departman ilk tercihim olan genel cerrahiydi ama her öğrenciye SCOPE de olsa SCORE de olsa istedikleri departmanda olabilecekleri, farklı ameliyatları deneyimleyebilecekleri söylenmişti. Biz de ilk günden bütün incomingler olarak genel cerrahiye gitmiştik. Doktorlar oldukça sıcakkanlı, ameliyatlara katılmamıza, onları asiste etmemize izin veriyorlardı. Sabah 8-9 gibi hastaneye gidiyorduk, çarşamba günleri ameliyat günleriydi, öğlen yemeğe gidiyorduk ve hastane günü bitiyordu. Ameliyatla ilgili şeyleri bize İngilizce açıklıyorlardı, bazen aksandan dolayı anlamıyorduk ama İngilizcesi iyi olan doktorlarla olunca çok verimli geçiyordu. Bana ilk günden, hayatımda girdiğim ikinci ameliyattan asiste etmeme izin vermişlerdi; benim için hem çok şaşırtıcı hem de güzel bir deneyimdi. Fakat iyi kahvaltı yapmazsanız biraz mideniz bulanabiliyor :( Genel cerrahiden sonra plastik rekonstrüktif ve estetik cerrahi, ortopedi, vasküler cerrahi, kalp damar cerrahi, kadın hastalıkları ve doğum bölümlerine de gittik. Hastane çok büyük ve eski, her departman için ayrı bir hastane bulunuyor, ameliyathaneler ve ameliyatlar pek steril değil, ameliyata rastgele boneleri maskeleri olmadan girebiliyorlar. Özellikle genel cerrahi bölümünde ameliyathane kapıları tahta ve bazıları kırıktı. Size ameliyat bölümüne gittiğinizde aykkabılarınızı değiştirmeniz gerektiğini söyleyip oradaki yırtık terliklerden veriyorlar, fakat doktorlar ameliyatlarda giydikleri scrubsla dışarı çıkıp nargile kafelerde oturuyorlar, biraz ilginçti. Son gün doğuma girme şansımız oldu ve oradaki doktor çok iyiydi, bize doğumdan önce ve sonra her şeyi açıkladı, hatta plasentanın çıkarılması işlemini bana yaptırmıştı (sonra doğan bebeğe annesi benim ismimi verdi :)). Ayrıca her haftasonu gezide olduğumuz için ve geziler perşembe akşamından başladığı için hastaneye haftada 3-4 gün gidiyorduk. Burası tamamen beklentilerinizle alakalı çünkü ben daha çok ameliyat deneyimi kazanmak ve hastane ortamına alışmak istiyordum. Benim 3. sınıf öğrencisi olarak beklentilerimi karşıladı fakat 5. sınıf olan İtalyan arkadaşım için yeterli gelmemişti.
Konaklamanız nasıldı? Konaklama koşullarını nasıl değerlendirirsiniz?
4/10
Biz hastaneye çok yakın olan, yürüme mesafesi 5 dakika, bir kız yurdunda kalıyorduk. Yurtta sanırım doktorlar da kalıyordu ve 2 kat altımızda kalp ve damar cerrahi bölümü vardı. Yurtta bir odada başta 5 kişi kalıyorduk. Kötü yanları olarak oda biraz küçük, eski ve kirliydi; banyo çok küçüktü, duş yerinin etrafında cam veya perde gibi bir şey olmuyor, siz duş alınca her yer su oluyor (bu Mısır genelinde böyle, oteldeki duşlarda bile duşun etrafında bir cam vs. olmuyor); yataklar çok sertti (yine de bir noktadan sonra çok etkilemiyor), oda küçük olduğu için bavullarımızı koyacak yerimiz yoktu o yüzden 6. yatağa veya gardrobun içine koyuyorduk. İyi yanları olarak odada gayet iyi çalışan bir klima vardı, klima gerçekten kurtarıcı bir şey; odamızın balkonu vardı, küçük bir buzdolabı vardı. Bu noktada kesinlikle kendi çarşaflarınızı getirin çünkü oradakiler kirliydi ve çamaşır makinesi çok eskiydi, temiz olduğundan emin olamıyorduk. Bahsettiğim odada 5 kişi kaldıktan sonra 2 kişi daha geldi ve farklı bir odaya daha gidebileceğimiz söylendi. O odada klima yoktu ama tavanda olan pervanelerden vardı. Buzdolabı yoktu ama banyo daha genişti. Sadece daha geniş bir odada olabilmek ve biraz daha kişisel alanımın olmasını istediğim için İtalyan arkadaşımla diğer odada kalmaya başladık. Banyoyu beraber temizledik ve diğer odadaki tuvalet tıkanınca herkes bizim tuvaleti kullanmaya geliyordu. Bir de şöyle bir durum vardı, çamaşırlarınızı yıkadıktan sonra klimalı odada asmak için yer yoktu ama pervaneli odada balkonda ipler vardı. O yüzden çamaşır asmak için de bizim oda kullanılıyordu. Zaten çamaşır makinesi bir yerden sonra bozuldu, tamir edileceği söylendi ama edilmedi o yüzden çamaşırlarımızı deterjanla sabunla banyoda elimizle yıkıyorduk. Odalarımızın anahtarı vardı ama pek güvenli hissettirmiyordu çünkü bir hafta hem ben hem de bir arkadaşım para kaybettik, sonra benim bir elbisem de kaybolmuştu :( Ayrıca odalara giden ara kapının anahtarını bize vermedikleri için yurda gittiğinizde kapıyı tıklatmanız gerekiyordu, ama çok geç gidersek bazen kapıyı açmıyorlardı o yüzden kendi odamıza değil de klimalı odaya gitmek zorunda kaldığımız olmuştu. Yurttaki görevliler İngilizce bilmiyordu, çok iletişim kurmamıza da gerek yoktu zaten, sadece bez ve kova isterken translate kullanmıştık. Küçük bir mutfak da vardı ama hiç temiz hissettirmediği için orada bir şey pişiren görmedim. Wi-Fi yoktu, mobil veri de hangi sim kartını alırsanız alın çok kötüydü. Bu anlattıklarıma rağmen kız yurdu yine iyiydi; erkek yurdunda daha kötü koşullarda olan arkadaşlarım da vardı, odalarının anahtarları yoktu mesela ve birileri odalarına girip buzolabındaki yemeklerini yiyordu, tuvaletlerini kullanıyordu. Her şey bir yana, orada farklı insanlarla kalmak, beraber bir şeyler paylaşmak başta zor gelse de eğer uyumlu bir insansanız son gün sizi oradan kopamayacak hale de getirebiliyor. Orada tanıştığım kişileri o kadar seviyordum ki yurt ortamı bile güzel geliyordu (hayatımda daha önce hiç yurtta kalmadım). Banyo kirliyse temizlersiniz, çarşaflarınız kirliyse gerekirse elinizde yıkarsınız, duş küçükse biraz daha dikkat ederek duş alırsınız, kapı kilitliyse diğer odada kalırsınız. Her şeyi bir deneyim olarak yaşamaya çalıştığınızda bütün değişim çok daha keyifli oluyor. Bazen o yurdu özlediğim zamanlar gerçekten oluyor.
Yiyecek - İçecek
7/10
Değişim kapsamında bize iki öğün yemek veriliyordu: öğle yemeği ve kahvaltı. Ama kahvaltıyı öğle yemeği zamanı alıyorduk, o diğer günün kahvaltısı oluyordu. Öğle yemeklerinde her zaman (gerçekten her gün) tavuk ızgara, pirinç pilavı, bir köfte ve haşlanmış patates oluyordu. Ek olarak turşu, salata, ekmek, kola ve su da veriyorlardı. Yemekhane hastaneye bayağı uzaktı, öğlen saatlerinde 15-20 dakika boyunca güneşin altında yürümemiz gerekiyordu. Öğle yemekleri başta iyiydi ama sonlara doğru her gün aynı yemeği yemek sıkmıştı. Yemeklerin tatları Türk yemeklerine oldukça benziyor, o konuda yabancılık çekmemiştim. Haftasonu olarak cuma ve cumartesi sayılıyordu o yüzden cuma günleri yemek olmuyordu. Fakat bu konu bizi hiç etkilemedi çünkü zaten gezilere perşembe akşamından gidip pazartesi sabahı dönüyorduk. Kahvaltı olarak verdikleri pakette iste 4 ekmek, her gün farklı bir paket cips, beyaz peynir (krem peynir veya süzme peynir gibi kutunun içinde), üçgen peynir, incir reçeli, helva, yoğurt ve Fairy bisküvileri oluyordu. Ben her sabah peynir ekmekle güne başlıyordum, fairy bisküvileri de kurtarıcı nitelikte her zaman yanınızda taşınmalı. Yoğurdu yemek için maalesef kaşık yoktu ama bisküviyi batırarak yiyorduk bazen. Gittiğimiz restoranlar ve kafelerde yediğim yiyeceklerde farklı gelen bir şey yoktu, tamamen damak tadınıza uygun. Porsiyonları aşırı büyüktü, yemekleri asla ama asla bitiremiyorduk. Oraya özgü yiyeceklerden shawarma (tavuk veya et dürüm), koshari, hawawshi (kapalı pide gibi bir şey), om ali (tatlı) ve beşamel soslu lazanya dedikleri makarnadan denemiştim. Bu yiyecekler güzeldi ama çok etkilendiğim ve aşırı beğendiğim yiyecek kesinlikle falafeldi, yine de ülkemin yemeklerini çok özledim. Tatlılarda om aliyi çok merak ediyordum, sütlaç gibi bir şey ama yine çok büyük bir kapta getiriyorlar. Bence denenmeli ama aşırı sevmemiştim. Falafel dürüm çok güzeldi, yuvarlak bir ekmeğe koyuyorlar, içinde salata vs. oluyor ve çok ucuz. İçecekler, alkol çok ucuzdu, zaten sürekli nargile ("shisha") kafelere gidip nargile ve çay içiyorlar. Ayrıca gezilere gittiğimizde de güzel yemekler oluyordu, Luxor-Aswan gezisi için kaldığımız Cruise'daki açık büfede aşırı güzel yiyecekler vardı. Ve son ama en önemli şey: MANGO JUICE. Hayatımda içtiğim en güzel, en taze meyve suyu. Her gün mango suyu içmek istiyorduk, mango suyu için açılmış özel kafelere gidiyorduk. Kesinlikle mango suyu için.
Dil ve Kültür
6/10
Dil ve kültüre uyum sağlamak hiç zor olmadı, zaten din İslam olduğu için ve kültürel noktada benzediğimiz için uyum sağlamıştım. İsmim Zeynep olduğu için Arap olduğumu sanıp daha yakın davranıyorlardı hatta. Contact Person'lar çok iyi İngilizce konuşuyordu, onlarla anlaşmak hiç zor olmadı ve çok eğlenceli insanlardı. Arapça okumayı biliyordum ama hiçbir şey anlamıyordum, bu yüzden bütün iletişimimiz İngilizce üzerindendi. İngilizcesi iyi olmayan doktorları anlamak bazen çok zor olabiliyordu, dediklerin anlamış gibi kafamızı sallıyorduk sadece. Kültürel olarak beni şaşırtan birkaç nokta oldu. Birincisi; hangi kafeye giderseniz gidin gelen menüde vergisiz fiyatlar yazıyordu. Yemek bittikten sonra masaya hesabı istiyordunuz ve orada yazan vergileri de herkes arasında bölüşüp ek olarak ödüyordu; genelde bu %14 oluyor ama turistik bir yerde %30 vergi ödediğimiz de olmuştu. İkincisi; akşam saatlerinde olan elektrik kesintileri. Her gün akşam saat 10 gibi elektrikler kesiliyordu, bunun enerji tasarrufu için yapıldığını söylüyorlar. Üçüncüsü; her yerde Türk kahvesi içmeleri ve ikram etmeleri. Dördüncüsü; gece 1'de 2'de akşam yemeği yemeleri. Biz saat 8-9 gibi buluşmak için anlaşıyorduk ve her seferinde bir şekilde gece 1'de yemek yiyebiliyorduk ve bu onlar için çok normaldi. Gece 4'te 5'te de dışarıda oluyorlar ve öğlen uykusu uyuyorlardı. Beşincisi; binaların dışarıdan bitmemiş inşaat gibi görünmesi ama içlerinin yapılı olmasıydı. Altıncısı; trafiğin karmakarışık olması ve herkesin sürekli kornaya basması. Karşıdan karşıya geçmek istediğinizde ışık veya yaya geçidi olmadığı için rastgele bir anda yola atlamanız gerekiyor. Asyut'ta daha sakin sayılabilir ama Kahire'de her an bir kaza olacağını düşünüyordum. Son olarak; kadınların birçoğu çarşaflıydı ve bizi farklı gördükleri için herkes fotoğraf çekilmeye geliyordu. Ayrıca turistik bir yerdeyseniz size "Shakira", "Angelina Jolie", "Senorita" diye bağırarak bir şeyler satmaya çalışıyorlar. Satın almak istemiyorsanız göz göze gelmemenizi öneririm ama alacaksanız da kesin pazarlık yapın. Kültür dediğim gibi çok farklı gelmemişti ama ilginç gelen noktalar da vardı. Sonuç olarak hepsi bir deneyim.
İletişim ve Haberleşme
5/10
Ülkeye gitmeden önce CP'm ile iletişim kurmuştum, kendisi aynı zamanda LEO'ydu. Anında cevap veriyordu ve çok ulaşılabilir biriydi. Sonrasında incomingler için bir WhatsApp grubu açılmıştı ve oradan da gelmeden önce getirmemiz gereken şeyler hakkında bizi bilgilendirmişlerdi. CP'm bana sim kartımı havaalanından alabileceğimi söylemişti (Bazı yerellerde sim kartları incomingler için önceden alınmış da olabiliyor). Havaalanında indiğimde izlediğim videolara güvenerek Vodafone internetinin en iyi çektiğini düşünüp Vodafone sim kartı almıştım. Sadece internet paketi olan 26 GB bir paketti ve yaklaşık 350 TL ödemiştim, Airalo gibi bir uygulamadansa fiyatı uygundu. Bunun dışında Etisalat, Orange gibi operatörlerden de alabiliyorsunuz. Fakat sorun şuydu ki, benim internetimle WhatsApp aramaları yapabiliyorken gönderilen resim ve videoları indiremiyordum, çok zaman alıyordu. Diğer operatörlerden alan arkadaşlarım ise fotoğraf gönderip almakta sıkıntı yaşamazken WhatsApp araması yapamıyorlardı. Şehrin bazı yerlerinde, özellikle turistik yerlerde internet çok kötü çekiyordu. Ama yine de bir şekilde ailemle, arkadaşlarımla telefonda konuşabiliyordum, zoom üzerinden toplantılara katılabiliyordum. Sadece Dahab gezisinde Blue Lagoon'a gittiğimizde sınır bölgesi sayıldığı için ailem bana ulaşamadı ama onun haricinde çoğunlukla rahatça mesajlaşıyorduk. Sorumlularla da her zaman iletişim kurabiliyorduk, her akşam bizimle akşam yemeğine gidiyorlardı, hep arabayla bir yerlere bırakıyorlardı. Eğer kalabalık oluyorsak arabası olan diğer arkadaşlarını çağırıyorlardı. Grup arkadaşlarım, değişimde tanıştığım en tatlı, arkadaş canlısı insanlardı. Benim grubumda başta 5 kişi, sonrasında 10 kişi bulunuyordu. Az kişi olmamız bizi daha da yakınlaştırdı, her yere beraber gidip her şeyi beraber deniyorduk. Herkes uyumlu olmaya çalışıyordu, bir sorun olduğunda yardım ediyorlar, biri yalnız kaldığında o kişiyle konuşuyorlardı. Değişim biterken birbirimizi ağlayarak uğurladığımızı hatırladıkça her birini çok özlediğimi fark ediyorum. Sadece kafeye gidip mango suyu içip Gringo (kart oyunu) oynamak bile çok eğlenceliydi. Oradaki Mısırlılar da hep bizimle vakit geçiriyorlardı, evlerinde bizim için parti düzenliyorlardı. Kesinlikle bu değişimle ilgili en çok özleyeceğim şey tanıştığım insanlardı (bir de mango juice).
Ulaşım
8/10
Mısır'a, Kahire'ye, İstanbul'dan Ürdün aktarmalı bir uçak bileti aldık. Aktarmalı uçuşta Ürdün'de yaklaşık 7 saat bekledik, gece saatleriydi havaalanı boştu. Uyumak için sedir bulmuştuk ve çok iyi çeken internet ücretsizdi, direkt bağlanabiliyorduk. Böyle aktarmalı uçmamızın sebebi tamamen daha ucuz olmasıydı. THY ile daha rahat, direkt uçuşla gidebilecekken Royal Jordanian Airline tercih ettik. Uçaktaki yemekler bayağı güzeldi. Kahire'ye sabah 8'de varmıştık, arkadaşımın CP'si onu karşılamak için gelmişti ama benim Asyut'a otobüsle gitmem gerekiyordu. Diğer incominglerle daha önce grup üzerinden konuşup anlaştığımız için hemen onlarla buluştuk. Uber çağırarak otobüs istasyonuna gittik ve Go-Bus ile Asyut'a doğru yola çıktık. Asyut'a vardığımızda CP'ler bizi karşıladı ve yurdumuza bırakmıştı. Genel olarak ülke içi ulaşımı Go-Bus otobüsleriyle veya özel tuttuğumuz servislerle sağladık, otobüs ücretleri 6 saatlik bir yolculuk için 180 EGP'ydi ve uygundu. Otobüslerde klima vardı ama koltuklar arası mesafe biraz dar olduğu için zorlanabiliyorsunuz, Türkiye'de de otobüsle çok fazla yolculuk yaptığım için beni çok zorlamamıştı. Şehir içi ulaşımda büyük çoğunlukla CP'lerin arabasıyla gidiyorduk, arabada son ses "Satalana", "Eda Eda", "Olha A Explosao" dinliyorduk. Basit ama en çok sevdiğim şeylerden biri arabada son ses müzikle bir yerlere gitmekti. CP'ler uygun değilse ve biz farklı bir yere gideceksek Uber kullandık, Uber Asyut'ta çalışmadığında CP'lerden taksi çağırmalarını istiyorduk böylece daha ucuz oluyordu. Turistik gezilerde ise ulaşım zaten ödediğimiz ücretin içinde oluyordu, bizim için özel otobüslerle geziyorduk (Klimasız küçük bir otobüs vardı, ondan hep kaçıyorduk). Ama geziye ulaşmak için otobüs ücreti ödüyorduk, o da gidiş dönüş için yaklaşık 250-400 EGP oluyordu. Son olarak Uber'e tek başıma bindiğim oldu, güvenliydi ve bir sıkıntı yaşamadım.
Gezi - Eğlence
10/10
Aşırı güzeldi! Kesinlikle değişimin en güzel yanlarından biri her haftasonu geziye gidiyor olmaktı. İlk haftasonu için bir etkinlik düzenlenmemişti ama biz gezmek istediğimiz için CP'lerden Hurgada turu ayarlamasını istedik ve Hurgada'ya gittik. Çok güzel bir otelde kalıyorduk. Ayrıca bu geziye Sohag incomingleri de geldiği için onlarla tanışıp gezilere beraber gitmiştik. İlk gün çölde bir sürü safari aracına binmiştik, akşam Hurgada Marina'da bir kafede oturduk. İkinci gün yat turuna çıktık, snorkelling yapıldı, sahile gittik, akşam da çatı katında parti yaptık. İkinci haftasonu benim favori gezimdi, Luxor-Aswan gezisi. 5 yıldızlı bir Nil Cruise'da kalıyorduk. Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği açık büfede oluyordu ve her şey çok lezzetliydi. Çatıda havuz ve şezlonglar vardı, her akşam orada parti yapıyorduk. Philae, Kom Ombo, Luxor, Valley of the Kings, Karnak tapınaklarını gezip, müzelere gitmiştik. Üçüncü haftasonu National Week diye adlandırdıkları büyük geziydi. Ona bütün incomingler gidiyordu. Organizasyon açısından biraz sıkıntılıydı, çok fazla bekliyorduk ve yemekler kötüydü. Ama yaptığımız etkinlikler keyifliydi. Çölde dağ yürüyüşü, sürekli küçük kamyonetlerle bir yerlere gitmek, dalgalı denizde lunapark aktivitesi gibi aşırı macera dolu bir tekne turu benim için çok keyifliydi. Ama yapacağımız şeyleri öncesinde bize haber vermemeleri bazıları için kötü olmuştu. Bu gezideki otel baya eski ve kötü olduğu için yurdu özlediğimizi hatırlıyorum. Ama daha çok insanla etkileşime geçiyorsunuz, daha çok yeni şey deniyorsunuz, bu açıdan iyiydi. National Food and Drink Party de bu gezinin içerisindeydi, hem oradaki Türklerle kendi yemeklerimizi hazırlamak hem de bir sürü ülkenin yiyecek ve içeceklerini denemek aşırı keyifliydi. Nil nehrinde çok kez yat turu ve snorkelling yaptık. Ve son haftasonu Kahire'ye giderek gezimizi tamamadık. Kahire için bir tur yoktu, Mısırlı bir arkadaşımızla bir şeyler planlayıp gidiyorduk. Piramitleri, Mısır Müzesi'ni, Mısır Medeniyet Müzesi'ni, Kahire Kulesi'ni, Koptik Kahire'yi, ünlü kiliseleri ve camileri gezme fırsatımız olmuştu. Asyut içerisnde de birçok etkinlik düzenlenmişti. Her akşam akşam yemeğine gitmemizin yanında bir kere padle oynamaya, nargile kafelere, kendi evlerinde düzenledikleri partilere gittik. Bir partide ise Local Food and Drink Party yapmıştık, herkes mutfakta kendi yemeğini pişiriyordu. O gün 4 kere Türk kahvesi yaptığımı hatırlıyorum.
Şehir Şartları
8/10
Şehir çok sıcaktı, her zaman. Klimasız yaşanmayacak derece sıcaktı. Güneş kremi sürmeden dışarı çıkmamaya çalıştım, sürekli şapka takıyordum. Kampüs içi biraz daha sakin ama şehir içinde trafik korkunç düzeyde karmaşık. Asyut neyse Kahire onun 5 katı şeklinde düşünün. Şehir içinde hep kampüste olduğumuz ve arabayla ulaşım sağladığımız için herhangi bir güvenlik sorunu yaşamadık. Sadece Asyut fazla turistik bir yer olmadığı için kampüste bizi gören herkes fotoğraf çekinmek istiyordu. Yemek sipariş ediyorduk, yemeği getiren kurye bizimle fotoğraf çekiyordu. Taksiye biniyorduk, yine fotoğraf çekiyorlardı. Kendinizi ünlü gibi hissediyorsunuz. Hastanenin içinde ve etrafında hasta yakınları ve evsiz insanlar hep yerlerde oturuyor, yatıyorlar. Şaşırtıcı olan ise, herkes size bakıyor. İstisnasız herkes gözlerini bir saniye bile ayırmadan size bakıyor ve bu bazen rahatsız edici olabiliyor. Ama göz göze gelmezseniz bir yerden sonra alışıyorsunuz. Ayrıca şehir genel olarak ucuzdu, Kahire'yle veya turistik yerlerle karşılaştırdığımızda market ve yemek fiyatları çok fark ediyordu. Fakat şehirde gezilecek çok bir yer yoktu, biz de akşam yemeklerine gidiyorduk.
Genel Bütçe
9/10
Mısır bence değişimle gidebileceğiniz en ucuz ülkelerden biri. Ben gittiğimde 1 Dolar=26-27 civarıydı ve 1 TL=1.13 EGP gibi bir şeydi. Uçak bileti gidiş-dönüş 8900 TL'ydi, yaşadığım şehirden İstanbul'a ulaşımımı buna dahil etmiyorum. Şehir şartları ayarladığım bütçeye uygundu çünkü yemekler Asyut'ta çok ucuzdu. Kahire'de sadece 3 gün kaldım ama yiyecekler Asyut'un 2 katı civarıydı. Bu nedenle yerleştiğiniz şehir Kahire değilse endişenmeyin, aksine sizin için daha iyi olabilir. Asyut'ta bir 1.5 litrelik su 8 EGP, yemekler 60-70 EGP, falafel 7 EGP, mango juice 20-30 EGP, taksiyle 15 dakikalık mesafe 35 EGP, Kahire'de Uber ile 25-30 dakikalık mesafe 180 EGP'ydi. Hurgada gezisi 85 Dolar, Luxor-Aswan gezisi 195 Dolar, Dahab gezisi 150 Dolar'dı. Bunların yanında Kahire'deki Piramitlere ve müzelere gitmek 150-200 EGP civarıydı. Bunlar indirimli fiyatlar o yüzden gitmeden önce ISIC kart çıkartmanızı öneririm, yoksa iki katı ödersiniz (online da çıkartılabiliyor). Ayrıca bu gezilere giderken şehirler arası ulaşımı da ödedik, o da her gezi için 250-400 EGP arasındaydı. Mısır'a 450 Dolar ve kredi kartıyla gitmiştim, oradayken 100 Dolar kaybettim, ailemden destek aldım ve uçak bileti hariç yaklaşık 700 Dolar harcadım. Bu harcamayı gezilere, ulaşıma, akşam yemeklerine yapmış oldum.
Değişim sürecinde nelerin yapılması ve yapılmaması gerektiğini düşünüyorsunuz?
1- Gitmekle gitmemek arasındaysanız kesinlikle gidin. Ne olursa olsun denenmesi gereken bir tecrübe. Özgüven kazanmak, yeni arkadaşlar edinmek, hiç bilmediğiniz bir ülkeyi keşfetmek için oldukça iyi bir fırsat.
2- Mango juice için bol bol, geri döndüğünüzde çok özleyeceksiniz.
3- Yanınızda Dolar götürün, oradaki öğrenciler sizin için EGP'ye çeviriyor. Kredi kartınız da olsun ama bankamatikten her para çektiğinizde komisyon ücreti biraz külfetli gelebilir.
4- İnce ve uzun kıyafetler götürün. Kısa ve açık giysilerinizi turistik bölgelerde giyiyorsunuz ama partilik kıyafetler de yanınızda olsun.
5- Güneş kremi, şampuan, saç kremi yanınızda kesin götürün. Çarşaf ve yastık kılıfı da yanınıza almanız gerekenler arasında.
6- Kısıtlı bütçeniz varsa ve her geziye gitmek istediğinizden emin değilseniz, Luxor-Aswan'a kesin gidin.
7- Egyptian time konusunda hazırlıklı olun. Mısırlılar size bir buluşma saati veriyorsa en az 15-30 dk gecikiyorlar.
8- Yaşadıklarınızı unutmamak için telefonunuza ya da bir yere günlük gibi bir şey yazın.
9- Yanınızda scrubs götürün çünkü SCORE ile de gitseniz herkesin scrubs giymesini istiyorlar. Önlük ve stetoskop götürmenize gerek yok, ben bavuldan çıkarmadım bile.
10- Musluk sularından veya yemeklerden dolayı diyare olabiliyorsunuz, musluk sularına dikkat edin.
11- Yanınızda badem, ceviz, leblebi götürün. Yurtta aç kalmazsınız.
12- Her partiye gidin, hepsine!
13- Shawarma, Koshari, Om Ali deneyin.
14- Bir şeyler satın almak istiyorsanız pazarlık yapın, Türk olduğunuzu söyleyin. Kahire'de özellikle Khan El Khalili pazarında her şeyi 4-5 katına satabiliyorlar.
15- Asyut'taysanız El Fanos diye bir mango juice yeri var, oraya kesin gidin. 30-35 EGP'ye aşırı güzel meyve suları, meyve salataları, dondurmalar alabilirsiniz.
16- Havaalanından kesinlikle taksiye binmeyin, daha çok Uber kullanın.
17- Erkenden dönmeyin, 1-30 Ağustos aralığını tamamen orada geçirmeye çalışın.
18- Kötü şeyler yaşasanız da moralinizi bozmayın, her şeyi bir deneyim olarak düşünün.
19- Konforlu alanınızdan çıkın, insanlarla tanışın, kendinizi anlatın, onları dinleyin.
20- Piramitlere gittiğinizde içine girmeseniz de olur, içindeki şeyler müzelere taşınmış çünkü.
21- Mısır Medeniyet Müzesi'ne kesin gidin ama Mısır Müzesi'ne gitmeseniz de olur, gördüğünüz şeylerin birçoğu diğer müzede de var ve içeride klima yok.
22- Gitmeden önce ISIC kart çıkartın, telefonunuzda bulunsun.
23- Vodafone sim kartı almayın, Orange ve Etisalat daha ucuz ve iyi çekiyor.
24- Cüzdanınızı asla yanınızdan ayırmayın.
25- Yanınızda güneş yanığı kremi ve ağrı kesici de götürmeyi unutmayın.
26- Tabletinize bilgisayarınıza birkaç film indirin, özellikle gündüz saatlerinde uyumayacaksanız yurtta ve otobüsle bir yerlere giderken boş zamanınız oluyor. Bende sadece Lilo ve Stiç vardı, sürekli onu izledik.
27- Dahab turundaki çölde dağ yürüyüşü etkinliğine gitmeseniz de olabilir, ben çok sıcak olduğu için ve yorulduğum için ağlamıştım.
28- Pizza yiyecekken 2. kez düşünün, peynirli pide gibi bir şey gelebilir önünüze.
29- Yüzme bilmiyorsanız da yattaki snorkeling etkinliğini yapın, can yelekleri oluyor.
30- Aklınıza herhangi bir şey takılırsa veya danışmak isterseniz bana mail adresimden ulaşmaktan lütfen çekinmeyin.
Hayatımdaki en güzel ağustos aylarından biriydi. Bu değişimde çok fazla şey kaybettim: 100 Dolarımı, siyah elbisemi, Türk sim kartımı ve hatta en sonunda bavulumu. 100 Doları ve elbiseyi bulamadım, sim kartını yeni çıkarttım. Bavulumu da Ürdün'deyken uçağa yüklemedikleri için elime 5 gün sonra ulaşmıştı. Ama sonra uçak şirketine mail atınca mağduriyetimi gidermek için 70 Dolar gönderdiler o yüzden bu açığı kapatmış oldum. Kaybettiğim şeyler hep maddi olsa da birçok şey de kazandım. Farklı ülkelerden evlerim, arkadaşlarım var artık. Çamaşırlarımı elde yıkamayı, çok daha akıcı İngilizce konuşmayı, ameliyatlarda fenalaşmamayı, bir sürü Mısır Arapçası şarkıyı, farklı ülkelerin yemeklerini ve içeceklerini, daha özgüvenli ve girişken olmayı, güneş kreminin önemini öğrendim. Umarım bu yazıyı okuyan her kimseniz çok güzel bir değişim süreci geçirirsiniz! (ve umarım sim kartınızı kaybetmezsiniz)(bir sorunuzda bana ulaşmaktan çekinmeyin)